Peritonal diyaliz uygulaması kedi ve köpekler için böbrek fonksiyon bozuklukları ve böbrek yetmezliği tedavisinde başarı ile uygulanan bir tedavi yöntemidir.

Diyaliz tedavisinde amaç, vücutta üretilen ve biriken atık madde ve toksinlerin, işlevi bozulan böbrekler yerine periton zarı (karın boşluğu zarı) kullanarak atılmasını sağlamaktır. Böylece özellikle kayıpların en çok yaşandığı, hastalığın akut döneminde böbreklerin yeterince idrar üretememesine bağlı intoksikasyonların önüne geçilebilmektedir.

Kedilerde diyaliz tedavisinde birçok yöntem olmasına rağmen, en yaygın olarak kullanılan peritonal diyaliz -PD yöntemidir. PD yöntemi ile periton zarının filtrasyon yeteneğinden faydalanarak toksinlerin vücuttan uzaklaştırılması amaçlanır. Böylece zaten fonksiyonu bozulmuş olan böbreklerin daha fazla atık madde ile mücadele etmeye çalışmasının önüne geçilir ve yükü azaltılarak iyileşme sürecine destek sağlanır.

Böbrek Fonksiyonları ve Böbrek Hastalıkları

Kedilerde böbrekler, kanda biriken atık maddelerin ve vücutta üretilen toksinlerin filtrasyonunu sağlayan bir süzgeç görevi üstlenir. Eğer böbrekler fonksiyonlarını kaybedip yeterli filtrasyon sağlayamazlarsa sonuç ölümcül olabilir.

Böbreklerde fonksiyon bozuklukları genetik, bazı zehirli maddeler, yetersiz/dengesiz beslenmeye ya da yaşa bağlı oluşabilir.

Böbrek hastalıkları hem hasta için, hemde hasta sahibi açısından tedavisi ve idamesi en güç hastalıklardan biridir. Hemen hemen tüm böbrek hastalıkları gizli ve sinsi bir şekilde ilerler. Böbrekler fonksiyonlarının % 70 ‘ini kaybedene kadar neredeyse hiçbir belirti göstermezken (günümüzde kediler için bazı spesifik ve yeni uygulamaya giren testlerle bu oran %30-%40 ‘lara kadar indirilebilmektedir.), düşük oranlarda fonksiyon gösterebilen bir organın tedavisi hem hasta hemde veteriner hekimler için oldukça zorlayıcı olabilmektedir.

Bu noktada kedilerde PD uygulamaları, spesifik yetmezlik/yetersizlik tedavisi devam ederken, böbrekler yeniden fonksiyonlarını kazanana kadar geçen kritik sürede kayıpları azaltmakta oldukça yüksek başarı oranlarına sahiptir.

Peritonal Diyaliz Hangi Durumlarda Uygulanır

  • Akut ve kronik böbrek yetmezliği
  • Karaciğer hastalıkları
  • Zehirlenme

durumlarında zehirli ve artık maddelerin hızla dışarıya alınmasını sağlayarak etkili bir destekleyici tedavi yöntemi olarak kullanılır.

Böbrek Yetmezliğinde Diyaliz Uygulamaları

Böbrek yetmezliğinden veya yetersizliğinden etkilenen kediler için diyaliz hayat kurtarıcı bir uygulamadır. Kedilerde diyaliz uygulamaları için büyük oranda peritonal yöntem tercih edilir. Peritonal diyaliz (PD) her ne kadar günler alabilen süreklilik isteyen bir uygulama da olsa, kediler ve küçük boyutlu köpekler açısından diğer diyaliz yöntemleriyle kıyaslandığında, en az komplikasyona ve en yüksek başarı oranlarına sahip, güvenilir bir yöntemdir.

Bilimsel çalışmalar, peritonal diyaliz ile tedavi uygulanan kedilerin % 75 inden fazlasında iyileşmede belirgin ilerleme sağlandığını gösterir.

Peritonal Diyaliz Uygulaması Nasıl Yapılır?

Peritonal Diyaliz -PD, önceden yerleştirilen özel bir kateter ile, karın boşluğunda bulunan periton zarının, diyalizat adı verilen ve hastanın o anki sağlık durumuna göre seçilen özel bir solüsyon yardımıyla yıkanması işlemidir. Vücut içine verilen diyalizatın peritonal boşlukta birkaç saat kalması sağlanır. Böylece uzaklaştırılması hedeflenen toksinler ve diğer atık maddeler diyalizat içinde toplanır. Son olarak, atık maddeleri bünyesinde toplayan diyalizat, peritonal zardan filtre edildikten sonra PD kateteri vasıtasıyla vücuttan uzaklaştırılır. Tüm bu işlemler “PD seansı” olarak adlandırılır. Her bir seans birkaç saat ile birkaç gün arasında değişebilir. Seans süreleri ve sayıları veteriner hekim tarafından hastanın durumuna göre anlık olarak belirlenir.

PD seanslarının bu konu ile ilgili özel eğitimli (mümkünse sertifikalı) personel ve teknik olarak donamımlı bir merkezde yapılması, uygulamanın başarı oranında belirleyici bir kriterdir. PD seansları aynı zamanda, belirli bir sistematiğe girdikten sonra evde hasta sahibi tarafından devam edilebilir. Ancak bunun için PD uygulamalarının yapılacağı ortamın önceden steril olarak hazırlanması ve hasta sahibinin önceden eğitim alması gerekir. Tabi ki bu noktada hastanın genel davranışları ve sahibiyle olan ilişkisi belirleyici bir kriterdir. Normal şartlarda sakin huylu olan bir hasta bile, rahatsızlığı nedeniyle agresifleşebilir yada dokunulmasına izin vermeyebilir. Bu durumda ev ortamında PD uygulamasının sağlıklı olarak yapılmasının mümkün olmayacağı göz ardı edilememelidir.

Kedilerde Uygulanan Diyaliz Yöntemleri

Kedilerde 2 çeşit diyaliz yöntemi vardır:

Peritonal Diyaliz PD, diğer yöntemlere oranla daha uzun sürmesine rağmen, düşük risk ve yüksek başarı oranıyla kediler ve küçük köpekler için daha yaygın olarak uygulanan bir prosedürdür. Kediler ve 10 kg a kadar olan köpeklerde HD uygulamalarından daha pratik ve başarılıdır.
Hemodiyaliz HD, harici bir filtre vasıtasıyla hastanın özel bir cihaza bağlanarak, tüm kanının filtre edilmesini ve böylece kandaki toksin ve atık maddelerin ayrıştırılıp, temizlenmiş kanın tekrar vücuda geri verilmesini sağlayan bir prosedürdür. 10 kg dan daha fazla olan köpekler için uygulanır.

Kedilerde Diyaliz Uygulamasının Riskleri

Hayvanlarda diyaliz uygulaması bazı yan etkileri beraberinde getirebilir. Bunlardan en önemlisi ve en yaygın olarak karşılaşılan “Kateter Yeri Enfeksiyonu” dur. Kateter infeksiyonu günümüzde tecrübeli ve konusunda eğitimli veteriner hekim uygulamalarıyla ve tabiki hasta sahibi eğitimleriyle büyük oranda sorun olmaktan çıkmıştır.

Diğer belirli riskler arasında ödem, diyalizatın vücutta tutulması veya yüksek magnezyum seviyesidir.

Bu ve diğer riskler çoğunlukla öngörülebilen risk grubunda olduğundan diyaliz esnasında ve sonrasında veteriner hekim tarafından gözlemsel ve laboratuvar testleri ile takip edilir böylece önlenebilir risk grupları arasında bulunurlar.

Diyaliz tedavisi boyunca gelişebilecek birçok komplikasyon -istenmeyen etki, tedavinin kesilmesini takiben geri dönüşümlüdür.

Hasta sahiplerinin diyaliz tedavisi sırasında hastaları yakından gözlemleyip, olağandışı bir durumu veteriner hekimleriyle paylaşmaları hastanın muhtemel prognozunu -tedavi başarısı açısından birincil öneme sahiptir.